23 Şubat 2015 Pazartesi

Kurumsal hayata sığamayan o çok özel kadınlar

Bir tane daha kurumsal hayatı bırakan deli dolu, gözü pek kadın hikayesi dinlersem kusucam. Yani mevcut işinde dikiş tutturamışsın ya da olmamış, istememişsin ve başka bir işe geçmişsin. Bu neden bu kadar büyük bir cesaret hikayesine dönüştürülüyor? Neticede hepimiz para kazanmak için bir şeyler yapıyoruz işte. Kurumsal hayatın da saygı duyulması gereken, bambaşka melekeler gerektiği niye hiç düşünülmüyor? Kimileri illa her şeylerine madalya takılsın istiyor. Kurumsal hayatı bırakan herkes kendini neden bu kadar özel, bu kadar renkli sanıyor? Kurumsaldan ayrılmışlar ama o sevmedikleri pazarlama-satış hala on numara.

Bu minvalde aklıma takılan diğer şeyler:

-Elbet herkesin çevresinde kurumsal hayatta çalışan birileri var. Bu insanların ruhu öküz mü? Değil. E ayıp değil mi şimdi kendini methetmelere doyamazken onları da aslında ha bire kötülemek? Bi de arkadaş, sen mesleği diş buğdaylarına biberon şekilli kurabiye pişirmeye bıraktıysan Allah aşkına bi sus otur. Kimse kusura bakmasın, o işe zerre saygım yok benim. Her şeye saygı duymak zorunda değilim.

-Kurumsal hayat kötü mü? Maaşta yamuk yapan bir yerde değilsen ayın biri dedi mi maaş tak yatar. İyi yerler bayramdan önce de yatırıyor, büyük hoşluk. Sigorta ödeniyor. Bazen Sodexho veriliyor ki onlar artık çek gibi değil, kart olmuş. Ya da yemekhane var. Bilhassa yabancı şirket yemekhaneleri çok afiliymiş. Ay neyse, aç gibi yemek işine yoğunlaştım.

-Bir de çoğu kez kurumsal hayatı o kadar çok kötülerken kurumsal hayattaki kocaya ufaktan bir teşekkür etmek hoş olabilir.