10 Şubat 2015 Salı

"Aman Jay-Z, tadımız kaçmasın."

Dün sabah uyanır uyanmaz aklıma gelen ilk şey Kanye West'in ne iğrenç bir herif olduğuydu. Gözümü ne garip şeylerle açtığımı geçelim. Öğlene doğru kendisinin Grammy Ödülleri'nde Beck'e ettiklerini öğrendim. Daha önce aynı şeyi Taylor Swift'e de yaptığını okudum. Ve içim kendisine karşı bir kez daha nefret doldu.

Neymiş, efendim? İkisinin de aldığı o ödül aslında Beyonce'nin hakkıymış. Ona vermeleri gerekirmiş. Yapılan şey sanata saygısızlıkmış. Kendini beğenmiş, haddini bilmez, goygoycu, cahil kıro. Peki bu adam bunları söylerken seyircilerin arasındaki Beyonce ve kocası ne yapıyordu? Gah gah gülüyordu. Beyonce ve kocası kendilerinden birine, başka bir müzisyene yapılan terbiyesizliğe işte böyle gülerek karşılık verdi. Benim bildiğim kadarıyla bugün bir açıklama da yok; etliye sütlüye bulaşmadılar.

Oysa ödül almak güzel bir şeydir herhalde; adam heyecanlı, sevinçli, gururlu; konuşma yapacak, teşekkür edecek, ödül aldığı anı hayat boyu hatırlayacak. Ama al sana şiş surat West. Bir ömür o güzel anında o da var artık.

Bu her daim sanatın ve sanatçının yanında yer alan, ulvi amaçların insanı Kanye, Beyonce, kocası Jay-Z, Rihanna; işte bunlar hep oraların çingenesi, kırosu. Yabancı olunca, bir de uzaktan bakınca kimseye daha pırıltılı gelmesin. Bunlar kapatmalarını kurşunlatan türkücülerin biraz daha yontulmuş, Afro-Amerikalı, Hristiyan versiyonları. Yoksa olay yetenekse, hepsi yetenekli.

Bana uzaktan Kuşum Aydın'ı andıran Beck ise bugün, "Ben kendisini severim. Ne yapalım, herkesi memnun etmek mümkün değil," demiş. Hımmm. Sevme ya. Olma bu kadar ılımlı. En azından bir saygısızcaydı, yakışmadı, ayıp oldu falan de. Çünkü hakikaten öyle oldu. O kadarını demekle senin de insanlığından, beyefendi sanatçılığından gitmez.